Wednesday, November 18, 2009

Geriye kalan

Öldüğümüzde ne kalır geriye? Çırılçıplak soyarlar. Parmağından yüzüğünü, kolundan saatini alırlar. Dilini yutmuşsun yutmamaışsın kimsenin umurunda olmaz. Ancak çenen düşmesin diye üstün körü bağlayıverirler. Kıçına pamuk tıkarlar ki istenmeyen akıntılar olmasın. Göz kapakların kapalı olur. Artık görmek için onlara ihtiyaç da yoktur. Burun deliklerin hala açıktır ama nefes almazsın. Çürüme başlar. Kalın kalın konuşan senden, sıcaklığından ya da sövüp sayan mizacından geriye bilmem kaç kilo et yığını kalmıştır. Ha koyun olmuşsun ha aslan, hiç fark etmez. Ölmeden önce yediğin yemekler sindirilemeden kalırlar öylece içinde. Temizlik, pislik dert olmaz artık. Geriye senden hiçbir şey kalmaz, anılardan başka. Anılar da senin değil geride kalanların canını yakarlar. Zira elle tutamazlar geçmişi, gelecek yaşanmamıştır ve yaşanmayacaktır. Bugün ise çoktan senin için geçmiştir. Geriye hareketsiz bir et yığını, bir yüzük, bir saat ve tonla anı kalmıştır.

No comments: