Sunday, July 22, 2012

Che, Ali, Kemal


Başım ağrıyor...
Bir yanımda Che Guevara bir yanımda Sabahattin Ali, öte yanımda Kemal Tahir. Dudaklarımdan dökülen puro dumanı bir şelale olup akıyor ve şiddetli rüzgarla karıştığında azgın bir denize dönüşüyor. Uzaklardan gelen saksafon sesi ile karışıp, düşüncelerimde lezzetli bir karışıma dönüşüyor. Şef, benim. Malzemeler Che'den, Ali'den, Kemal'den... Buna rağmen o kadar yorgunum ki, bırak ayağa kalkıp üretmeyi/mücadele etmeyi, düşüncelerimi kağıda dökecek kadar bile güçlü hissetmiyorum kendimi. Üretme isteği var fakat benliğim tükenmiş. Peki elimdeki malzemeleri kullanarak bu yemeği yapabilecek miyim?

Bir yemek niçin yapılır? Niçin yenir? Açlığın giderilmesi, haz alınması yoksa paylaşımın artırılması için mi? Ya da tüm koşullar bir arada mı gerçekleşmeli?

Soru işaretleri düşüncelerimdeki lezzetli karışıma baharat oluyor. Durup anın tadını çıkarıyorum...

1 comment:

Doğan said...

Sabahattin Ali "İçimizdeki Şeytan"ı yazarken ne güzel anlatmış bu hisleri.
Doğru an geldiğinde yaratma isteğinin önünde durulmaz azizim, belki şu sıra nadasta olmak gereklidir. Puronun tadını çıkar!