Monday, October 09, 2006

Hatıralar

Hatıralar öylesine güçlüdürler ki;
Mekanın ve dahi zamanın ötesine geçerler.
Etin ve ruhun içine işlerler.
Kendinizi söküp atmadıkça orada öylece dururlar, dururlar, dururlar...

3 comments:

Doğan said...

Hatıralar gerçekten istenirse unutulamaz mı? Unutulmuyorsa aslında unutmak istemediğimizden değil midir?

Anonymous said...

unutmak diye birşey yoktur. insan zihni her yaşanmışlığı, her gördüğünü bir video kamera gibi kaydeder ve bu kayıt en umulmadık en beklenmedik zamanda hep karşımıza çıkar.kimileri buna tecrübe der. iyi midir kötü müdür bilinmez. ancak kötü olan affedemeyişlerdir. zira affedemediklerimizdir hep hatırladıkça bizi rahatsız eden, yakamızı bırakmayan. istemek o nedenle unutmaya değil affetmeye, bitirmeye hasredilmelidir. zihin o kadar güçlü bir kutu ki kurcaladığınız herşey heran isteniz de istemeseniz de sizi gelip canevinizden vurabilir.

Manuel Francisco dos Santos said...

saat 08:12, 24 saat önce kalktım, hemen hemen o zamandan beri de bilgisayarımın başındayım. Bu kadar süre sonra bunları okumak çok daha keyifli geliyor, unutmak, hatırlamak, zihin, zihnin gücü, affetmek, vs... Hepsinin anlamı biraz genişliyor, biraz kayıyor, belki yer yer de daralıyor. Ama şu an bunları sizlerle konuşabilme fırsatım olsun isterdim. Ama yazma fırsatımı da küçümsediğim sanılmasın :-)

Hatıraların, kesinlikle "kendimizi söküp atmadıkça orada durdukları" konusunda hem fikirim. Amma velakin işte bunun mümkün olduğu konusunda ısrarcıyım. Murathan Mungan'ın bir sözü vardı: "Yaralarımız zamanla iyileşir derler, oysa iyileşti sanılmasının nedeni bizim eksilmemizdir." mealinde. Bu eksilme nasıl olur? Mesela bizim ruhumuzun ve/veya etimizin içine işlenen yerlerini kendimizin söküp atmasıyla neden olmasın? Bravo UUA.