Tuesday, June 20, 2006

Gözler...

Geçmişin karanlığına kör, bir çift karanlık göz usulca kapandı bugün.
Yarın?
Geleceğe hasret, bir çift nasırlı el uzandı ufka bugün.
Yarın?
Yarın yok. Yaşanmadı.
Dün yok. Yaşandı gitti.
Bugün, ona da sahip değiliz. Akıp gidiyor.
Ne kaldı bize an'dan gayrı.
Parlayıp sönen kibrit alevi misali geçip gidiyoruz...

2 comments:

volkan said...

su çürüdü...
Yetmiş iki gündür bir dolapta kilitliyim. Yalnızca anahtar
deliğinden hava giriyor ve ölü bir ışık sızıyor içeri. Yalnızlık
hiç de tanrısal değil, görkemli değil. O yalnızca geçmişle
gelecek, ölümle yaşam arasında kocaman bir karanlık nokta.
Geçmişi ve geleceği olmayan, ölümle yaşam arasında irinli bir
leke yalnızlık denilen. Şimdi ne varsa, anahtar deliğinden sızan
havayla ışıkta... (Farkına varsalar, kapatırlar mıydı onu da?)
Bütün belleğimdekileri yokettim. Elektrikli bir aygıyla yaktım,
jiletle kazıdım. Çığlıkların aralığından uçurdum hepsini, kül
edip savurdum.

Adımdan gayrısını bilmiyorum.

Anonymous said...

nasıl bir hayat arzu ettiğin? Bir gün geriye baktığında görmek istediğin şimdi yaşadığın olmalı. Oysa doğru olanı bilmek her zaman işe yaramıyor. Gece sana göz kırpan yıldızlar gibi, bir parlayıp bir sönüyor yaşam... Her zaman dolunay berraklığında olmuyor.