Friday, November 05, 2010

Taze bir günün öyküsü...

Kılıçlar çekilip, kan perdesi gözleri kapattığında, arkada yatan öfke denizi kabarır. Uyuyan düşünceler kan kızılı kabuslarını dört bir yana magma sıcağında saçarken, korkuyla seyreden gözlere birer birer mil çekilir...

Karanlığın siyahı ve öfkenin kan kırmızısı sessizliğin yoğunluğunda nefes alan her varlığı tarif edilemez acılara boğarlar. Buna seyirci kalan korkaklar ilk sırayı alırken, karşı koyan cahiller acının koyu kahvesini yudum yudum tadarlar.

Sonuç yeni doğan günün serin şafağında taptaze bir mavilik, durgun denizin hoş kokusudur. Geride kalanlar ise yalnızca unutulmuş toz zerrecikleri...

No comments: