Saturday, April 05, 2008

Gecenin Bir Yarısı Sıkışan Yüreğin Arkasındaki Büyük Plan (ÇARESİZLİK)

Yalnızlığın kapıda nöbet beklediği bir gecede gelir çaresizlik. Usulca süzüldükten sonra kapının aralığından, uzaklarda, yapayalnız, bir başına yatağında kıvrılmış bir bedenin yüreğine yanaşır büyük planını uygulamak için:

Önce bir koklar korkuyu; Korkunun gün yüzü görmemiş, havasız kalmış ıslak ve yapışkan kokusunu. Sonra iki eliyle kavrar zayıf düşmüş yüreği bir anlığına, hayattan koparıp almak istercesine. Sahiplenircesine.

İşte o anda uykuya dalmakta olan beden irkilir, gözler açılır. Gecenin karanlığında şöyle bir gezinir bakışlar. Nefes alamaz, kalbi sıkışır, ölüm burnunun dibindedir...

Korku odasının kapısı hızla ve bir daha kapanmamak üzere ardına kadar açılır. Umut karanlıkta boğulan son ışık hüzmesinden zayıf, sessiz bir yardım çığlığı koparır ve yok olup gider. Korku şeytani sessizliğine bürünür. Çaresizliğin planı yolunda işlemektedir. Ve avuçlarında tuttuğu yüreği bırakıverir tekrar atsın diye.

Rahat nefes almaya başlayan bedenden terler boşalıverir birden. Ölüm tehlikesi şimdilik geçmiştir, yüreğii sıkışmamaktadır artık. Ama... Peki ya geri gelirse? Kim yardıma koşacak? Kapıyı açıp odadan çıkana kadar son nefesini vermiş olacak belki de? Vakit yok! Vakit olsa da yapacak birşey yok, elden hiçbir şey gelmiyor.

Karanlık, korku, sessizlik, yalnızlık an'a sıkışıp kalmış bu yüreği ÇARESİZLİK adına yönetiyorlar. VE efendin çaresizliğin tek bir isteği var:

"Yalnızlığın kapıda nöbet beklediği bir gecede, o geldiğinde ansızın, neye sahip olursan ol, Karanlıkta bir köşede ölesiye bir Korkuyla, Sessizlik içinde büzüşmen ve aslında sahip olduklarının hiçbir önemi olmadığını ölesiye hissetmen!"

No comments: