Monday, January 01, 2007

Gidis o Gidis

Bu uzak sehirde, evimden (neresi orasi), kendimden (ben kimim) uzakta (hic yakin oldu mu ki) gecmisin izinde yururken buluyorum kendimi, umudun golgesinde.
Icimde biryerlerde gizlenen asik her defasinda saklandigi yerden cikiveriyor ve sevgilinin ozlemiyle cekistiriyor yuregimi...
Ben ilerlemeye calistikca agir geliyor bu uzak sehrin havasi. Nehir (Thames) boyunca yururken hatiralarimin rehberliginde, dans eden isik, tum sessizligiyle golgelere cekilen sevincime taniklik ediyor...
Eve donmek istemiyor ayaklarim, umit etmekten alikoyamiyorum kendimi inceden inceye sizlayan yuregimin derinden gelen cigliklari icinde. Neredesin?
Eve dondum... Postalarimi kontrol ediyorum, bekledigim mektup gelmis mi (Ne bekliyorum ki?!?) diye ve hic gelmeyecegini bilerekten.
Belki de yasanmayan bir hayata imrenmekten yasamakta oldugum hayati kaciriyorum.
Evime donecegim, az kaldi (donmek istemiyorum ki?)
Ben gittim bir kere...
Benim donusum yok artik...
Ne fark eder... Ha Londra ha Istanbul, dondugumde kendimi bulamadiktan sonra!

2 comments:

volkan said...

demek ki anlamak artık daha acı...güzel olmuş yazı...olmasa ne olurdu, oldu da ne oldu, oldukta ne oldu...
hamdık
piştik
olduk...
cesursak eğer,
yalnız olmayı göze alabilecek kadar(ki aldık)
o zaman iyi olmaya hakkımız var...
sinemlarda kalabalıklar,
özlerim seni yalnızlıklarda,
kendim düştüm ağladım,
bak huysuz aşıklarla...
bitti...

Anonymous said...

bir yolun gidişi yeni bir başlangııcın ucu...