Thursday, September 10, 2009

SEL

Sadece yağan yağmur değil moralleri bozan!
Yağmur yağış sonrası
- dengesiz konuşan,
- davranan,

"insan" demeye dilimin varmadığı,
"hayvan" desem hayvanlara hakeret sayılacak,
aşağılık yaşam formları...

"İnsanlık" nedir bilmeyen;
"Sorumluluk" alamayan;
"Fırsatçı" anlayışı hayatının odak noktası bilen;
"Koyundur güderiz" olmadı "düzeriz" ama yine de "hep biz güleriz" diyen

"AŞAĞILIK YAŞAM FORMLARI" - bu hayat size fazla, size koyun olup güdülenlere de...

Thursday, September 03, 2009

Plaz(m)a İkilemi ya da Plazmalemma

Birtakım açıklamalar yapmak, içinde bulunduğumuz durumun doğasındandır*:
Plaza: İş merkezi. İspanyolca kökenli olup, şehir merkezi gibi geniş açık kamu alanlarını ifade etmek için kullanılan bir kelime olmakla birlikte Türkçe'de "iş merkezi" karşılığını bulmaktadır. Ve trajedimizin merkezi de işte tam bu noktadır.
Plazma: Kimya ve Fizikte "iyonize olmuş gaz" anlamına gelmektedir. Kendine özgü niteliklere sahip olduğundan, plazma hali maddenin katı, sıvı ve gaz halinden ayrı olarak incelenir. Katı bir cisimde cismi oluşturan moleküllerin hareketi çok azdır,moleküllerin ortalama kinetik enerjisi herhangi bir yöntemle (örneğin ısıtarak) arttırıldığında cisim ilk önce sıvıya sonra da gaza dönüşür, ki gaz fazında elektronlar gayet hızlı hareket ederler. Eğer gaz halinden sonra da ısı verilmeye devam edilirse iyonlaşma başlayabilir, bir elektron çekirdek çekiminden kurtulur ve serbest bir elektron uzayı meydana getirerek maddeye yeni bir form kazandırır. Atomun bir elektronu eksik olacak ve net bir pozitif yüke sahip olacaktır. Yeterince ısıtılmış gaz içinde iyonlaşma defalarca tekrarlanır ve serbest elektron ve iyon bulutları oluşmaya başlar. Fakat bazı atomlar nötr kalmaya devam eder. Oluşan bu iyon, elektron ve nötr atom karışımı, plazma olarak adlandırılır.
Plazmalemma: Hücre zarı ya da hücre membranı, hücrenin dış kısmında bulunan, molekülleri özelliklerine göre hücre içine alan veya dışarı bırakan katmandır.
Dilemma: İkilem
Açıklamaların ardından, bu alakasız kavramların hayata ne şekilde nüfus ettiğini ve görüşümüzü bildirmek zamanıdır. Güneş yükselişini tamamlamış, çöküşe geçmiş gümüş şehrin parlak ve soğuk yüzeyleri üzerinde.
Ertesi gün sabahın ilk ışıklarıyla uyanacak garip bir yaşam formu yaşamını sürdürüyor. Bugüne kadar bilinen hiçbir forma uymuyor. Elle tutulup gözle görülür bir yapısı yok çünkü. Tamamıyla suni tamamıyla sahte ve soyutlanmış ama aynı zamanda da hayatın içinde. İkilem boynuzunun uçlarından şehri izliyorum batan güneşin kasvetli akşam karanlığında, kararlılıktan uzak...
Adeta robotlaşmışçasına geziniyorlar ortalıkta. Düşünce düğmeleri kapatılmış. Boyunlarında kimlik kartları. Kırmızı, mavi, yeşil ve bir sürü değişik renklerde boyunduruklarıyla bir sağa bir sola koşturmaktalar kaçan zamanın peşinde ancak ne var ki kaçtığına inandıkları zaman kendilerininki değil. Kaçan başkalarının değerli zamanı, sönense kendi hayatları. Ne var ki bu durum önceden tanımlandı: Kendine özgü niteliklere sahip bir form. Plaz(m)a formu. Bunlar, Plazaların içinde yaşamlarını körelten, var olmayan kavramların peşinde koşanlar.
Peki ya bu hilkat garibesi ikilem yaratığının boynuzunda oturan beni ve benzerlerimi bu plaz(m)alardan ayıran nedir? Yoksa bu da mı tanımlandı yoksa bu da plaz(m)anın içinde saklı. Ne diyor, yazgının sözlüğü... Diplerine çamur dolmuş tırnaklarla ve fiziksel yorgunluğun yansıması nasırlarla çeviriyorum ağır yaşam sözlüğünün karar kuru sayfalarını. İşte burada: hücrenin dış kısmında bulunan, molekülleri özelliklerine göre hücre içine alan veya dışarı bırakan katman: Plazmalemma!
Kendimi bir boynuzun ucunda diğerine salıyorum usulca, güneşin batmasıyla güne çöken kasvet yüzümü yalayıp geçiyor ıslak diliyle. Şimdi diğer boynuzun ucunda çömeliyorum. Son moda giysiler ve makyajlar, pahalı kol saatleri ve cep telefonları gözümün önünden geçip gidenler. Plaz(m)aları görmek mümkün değil çünkü hiçbir forma uymuyorlar ve uymadıkları gibi de plazmalemma tarafından özenle ayıklanmışlar bilinen yaşam formlarından.
İkilem bunun neresinde diye soracak olursanız, cevap basit: böylesine az gelişmiş, hilkat garibesi ve tüketim manyağı bir toplumun, hayatın, sistemin içine doğup da kendini nerede konuşlandıracağını bilememekte, buna karar verememekte. Bir yanda Plazanın parlak yüzeyleri, ışıl ışıl, tüketim için damarlara nakit pompalayan; al benili renkler, ciciler biciler, diğer yanda ise gecenin al benisi olmayan, tek düze, soluk ama alabildiğine ayakları yere basan sessiz varlığı, enerjisi öldürmeyen ama güldürmeyen, tutkulardan uzak gerçekler. İkilemi yaratan ise gerçeğin derinlerde yatan kökleri.
Belki yıllar, asırlar var ikilem boynuzunun uçlarında, bir o yana bir bu yana sallanıp duruyor ruhum ki böylece zaman denilen aldatmacanın içinde çürüyüp gidiyorum. Bir akşamın okşayan kucağından bir sabahın yakan aydınlığına, sonsuza...
* Kavramların açıklamaları sırasında "vikipedi/wikipedia" ve "TDK"den yararlanılmıştır.